Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İzmir - Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi Notları ve Fotoğrafları

Resim
Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi  (APİKAM) çoğumuzun önünden geçerken fark etmediği ya da görüp, gitmeye pek niyetlenmediğimiz bir yer. Bu sebepten farkındalığı arttırmak adına edindiğimiz tecrübeyi paylaşıp daha çok İzmirlinin burayı ziyaret etmesine sebep olmayı dileriz. Çankaya’daki İtfaiye eski binasında bulunan Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi (bundan sonra burada APİKAM diye bahsedeceğim) isminden de anlaşılacağı üzere iki ana birimden oluşmakta; Arşiv ve müze. Arşiv kısmına giriş için akademisyen olmamız ve bir araştırma için gelmiş olmamız şartı olduğu söylendi. Yani arşive girilemiyor. Ama kimi zaman yapılan etkinlikler bu alanda da oluyormuş. Detaylar için internet sitesi: Apikam

Bu Diyar Baştanbaşa-1 - Kitap Yorumu - Yaşar Kemal

Resim
Taş üstünde taş kalmamış olan Kuruç köyündeyim. Dediler ki: “Gitme, yatılır mı bunca soğukta o çadırda? Donarsın !” Dedim ki: “Bizim canımız can da…” Kara ay vurmuş, sıçraşan, oynaşan ışıltılar… Sığırtmaç Recep İyigünün çadırının kapısına geldim: “Bu gece sana misafirim ağam, dadaşım” dedim. “Başım üstüne yerin var” dedi “ama…” Yok dedim, üzülme, kuru yerde de yatarım. Siz nasıl bende öyle… “Ah” dedi. “Hasta olursun beyim” “Aldırma” dedim. “ne olursa olsun, bu gece sana misafirim.” Altı tane, yarı çıplak, küçücük kızı, bir de oğlu var. Kızlardan biri boyuna öksürüyor, hasta. Recep çadırın tabanına ot sermiş. Ortada bir soba var. Soba benim şerefime yakılıp, karısı da yatmak üzere komşu bir çadıra gönderiliyor. Soba çadırın içerisini bir iki dakika da öyle bir kızdırdı ki, bacaklarım kavruluyor. Sobanın başında çocuklar, Recep İyigün ve ben dokuz kişiyiz. Biraz sonra soba geçiyor ve yanmaktan kurtuluyoruz.

Kurtuluş Hareketinin 100. Yılında O Güne Yeniden Bakmak

Resim
19 Mayıs 2019. Kurtuluş’a atılan adımın 100. yılı. “İstanbul” iktidar derdinde, saltanat sürsün de Anadolu elde gitse de olur; “hem aslında işgal sayılmayabilir bile! Biz davet ettik onları” güzellemeleri içinde zincirleri kırıp atan yetim adamın hikayesinin başlangıcı. Gelin bu zorlu yolculuğu o günün şartlarında anlamaya çalışalım. Mesela 16 Mayıs 1919 gününe ait gazete haberini paylaşalım. (Gazeteler Orijinal Arapça ve Osmanlı olan baskılarında araştırmacı gazeteci Ömer Sami Coşar tarafından aslına uygun olarak 2004 yılında çevrilmiştir. Bu kaynağı Aydın Mercek gazetesinden satın alabilirsiniz) “ Dün günün en elemli sahnelerinden biri Türk ordusunun bir kumandanı Nadir Paşa’nın davranışı oldu. Kışla kapısına elinde bir beyaz bayrakla ilk çıkan oydu. Kendisine yaklaşan bir Yunanlı teğmenden birkaç tokat yedi, kıpırdamadı! Küfür yedi, ses etmedi. Nadir Paşa maiyetinde kalmış subaylarla beraber Kordon boyuna yürüyüşe geçirildi. Kafilenin etrafında Yunan süngüleri vardı. Dipçi