Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstihbarat Kelimesinin Etimolojisi

Resim
Bir çocuğunuz olsa en güzel ismi seçmeye çalışırsınız . Bilirsiniz ki isim önemlidir, yazgı gibidir. İsmin anlamı , çocuğun anlamı olur çıkar... Büyük sultanlardan , liderlerden seçeriz çoğu zaman çocuğumuzun ismini. Onun gibi yiğit, cesur olsun yada onun kadar güzel zeki olsun isteriz. Bir çocuğa gösterilen bu özenin kat kat fazlası bir devlete de gösterilir , gösterilmelidir de ! İstihbaratın ülkenin ayakta durmasını sağlayan temel yapı taşlarında olduğunu düşünürüm. Ve o istihbaratın nasıl yapıldığını yine ismi ile anlayabileceğimizi düşünürüm. "İstihbarat" kelimesi Arapça kökenlidir. Yeni öğrenilen haber ve bilgi anlamına gelen "İstihbar" kelimesinden türemiştir. Bu kelime içinde yine Arapça kökenli olan "Haber" kelimesi temel oluşturmaktadır. Arapça, kelimeler ve fiiller yeni kelimeler türetilmesine çok elverişlidir. Örneğin haber kelimesinden türemiş, ihbar, muhbir, muhaberat, bihaber gibi sözcükler bulunmaktadır. Burada ihbar kelim

Moskof Cariye HÜRREM SULTAN- Demet Altınyeleklioğlu

Resim
BU YAZI MUHİBBİLER.COM SİTESİNE AİT OLUP DÜŞÜNDÜREN ŞEYLER BLOG YAYINLAMA HAKKINA SAHİPTİR. "Hiç kuşkusuz ki Hürrem Sultan, Osmanlı Tarihinin en etkin kadın figürlerinden biridir. Bugüne kadar Hürrem Sultan'la ilgili olarak çizilen tasvirlerin, hatta oluşturulan yargıların çoğunluğu gaddar ve acımasız sıfatında yoğunlaştırılmıştır. Benim kurgulamaya çalıştığım öyküde ise Hürrem, tüm kudretine, Osmanlı Sarayı'nı titreten tüm ihtişamına rağmen, ruhunda fırtınalar kopan tüm kadınlar gibi, geçmişi trajedilerle örülmüş korkuların pençesindedir. Kısa ve mutlu bir çocukluğun ardından sonu gelmez travmalarla boğuşmak zorunda kalması, hayata karşı farklı biçimde yoğrulmasına sebep olur. Kaçırılır, satılır, dövülür, aşağılanır, tacize uğrar. Ama ezilmiş kadınların çoğunlukla seçtiği yol olan geride durmayı değil, mücadeleyi tercih eder. Yaşadığı acılar, intikam ve hırs güdülerini besler. Hayattan ve insanlardan öcünü alır. Çünkü daha taze bir fidanken kıymışlardır ona. Annesinden,

Zülfü Livaneli'nin Veda Filmine Yorumum

Resim
Zülfü Livaneli'nin Veda filmi 26 Şubat 2010'da gösterime girdi. O tarihte askerde olduğum için izleyemediğim bu filmi dün izleme imkanı buldum. Filmin gösterime girdiği tarihler gazetelerin köşe yazılarında okuduklarım genellikle olumlu yöndeydi. Veda'yı bir çok köşe yazarı Can Dündar'ın iki sene önce yaptığı Mustafa filmiyle kıyaslıyor ve ona göre çok daha başarılı Mustafa Kemal filmi olduğunu söylüyordu. Dün izleme fırsatı bulduğum bu film sonrası benimde aklıma "Mustafa" filmi için yazdığım yazı geldi. O dönemde birçok insanın yerden yere vurmasına rağmen filmi beğenmiştim. Ancak o filmde öyle kareler vardı ki günümüz Türkiye'sinde o kareleri paylaşmanın çok doğru olmadığını düşünmüştüm. Veda ise çok daha başka , belki daha etkileyici bir film. En başta belgesel değil sinema filmi. Sadece bu yönüyle Mustafa'nın olumsuzluklarını yaşamayacağı belliydi. Bir filmi yazarsınız; oysa belgeseli derlersiniz ! Veda Atatürk'ün Başyaveri Salih Bozok'un

Çıplak Ayaklı Gece (Ahmet Ümit) Kitap Yorumum

Resim
Arka kapak yazısı: Ülkenin en kararlı , en özverili , en iyimser çocukları . Sert , acımasız , zalim günler. Zor günlere inat gülümsemelerini korumaya çalışan gençler. Kahramanlıklar , ihanetler , acılar ve aşkla dolu romantik bir yaşam. Demokrasi ateşini, diktatörlüğün en karanlık döneminde yakmaya çalışanların serüveni. 12 Eylül darbesine direnen insanların gerçek yaşamlarından çarpıcı öyküler. "Çıplak Ayaklı Gece" 12 Eylül darbesi sonrasında ki insan psikolojilerinden kesitler sunuyor. Dokuz gerçek yaşamdan alınma öyküden oluşan kitap, 1992 yılında basılmış. Ahmet Ümit'in ilk eserlerinden biri. Özgürlük için mücadele eden solcu bir yazarın notları da denebilir bu kitap için . Kitapta en etkileyici öykü "Pezevenk" isimli olanı. Sol bir örgütte bulunan Orhan'ın yaşadığı pişmanlığı , yorgunluğu , hayal kırıklıklarını anlatıyor. Örgüt içinde bir polis olduğuna dair gelen ihbarla her şeyden şüphelenmeye başlayan Orhan'ın iki gününe şahit oluyoruz bu öyküde