Günümüzde Değişen Borç Algısı


Borçla ilgili paradigmalar 21. yüzyılda değiştir. Eskiden borç alan kişiye ya da kuruma makbul gözüyle bakılmazdı. Bugün ise borçlanabilenler makbul olarak sayılıyor. Bir kişinin ya da kurumun herkese borç vermesi değil, herkesten borç alabilmesi marifet sayılıyor. Çünkü borç almayı başarabiliyorsa, kredibilitesi yüksektir deniyor. Aslında yüzyıllar geçse de hiç değişmeyen bir anlayış var: Hiçbir devlet ödemek için borç almaz. Yanlış okumadınız borçlara uygulanan faizler ve vadeler öyle bir hale geldi ki, borcu veren de alan da anaparayı unutmuş durumda. Faizleri ödemek yetiyor da artıyor bile. 

Bu açıdan bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı'nın borçlarını kabul etmesi hem iyi niyetli, hem de mantıklı olarak kabul edilmeli. Bu şekilde hem Osmanlı'ya borç verenlerin Türkiye Cumhuriyeti'ne de borç vermesi için zemin hazırlandı, hem de zaman içinde taksit taksit ufalacak bir borç için sorun çıkarmayıp kredibilite imkanı sağlanmış olundu. Aslında ikisi de aynı kapıya çıkar. Hiç kimse bir devlete borcunu hemen öde diye baskı yapmamıştır. 20.YY'da borçları hızlıca ödeme gafletine düşen tek bir lider örneği olmuştur. O da Nikolay Çavuşesku. Başına neler geldiğini biliyoruz. "Borçları ödeyeceğim" diyip fakirleşen halkın gözlerinin içine baka baka lüks hayat yaşamaya kalkması sonunu hazırladı diyebiliriz. Modern zamanlara ait en önemli derslerden biri de bence budur.

(Emre Alkin , Olaylarla Türkiye Ekonomisi- Sayfa 40)

Kitaptan alıntıladığım üstteki bölümün her satırı ayrı ayrı tartışmaya değer tespitler içermektedir. Özellikle günümüz ekonomisinde borçlanabiliyor olmak, o kredibiliteye sahip olup yüksek faiz ortamında borcu çevirebileceğiniz algısını yaratabiliyor olmanı yüksek itibar meselesidir. 

Bu konuyla ilgili bir paradoks vardır örneğin. Fon ihtiyacı yüksek düzeyde olan kişiler kredibiliteye sahip olmadıkları için fon kaynağına ulaşamamaktadır. Ancak fon talebi ihtiyacından değil, kar-rant-kazanca dayalı olan kişi ise kredibiliteye sahip olması sebebiyle fona ulaşabilmekte ve hedeflediği kara, ranta veya kazanca ulaşabilmektedir. 

Bu durum gelir adaletsizliğinin artmasına sebep olmaktadır. Varlıklı kişi borcu çevirebildiği için daha çok borçlanıp daha çok sermaye sahibi olabiliyor. 


Kitap bu konuyu makro ölçekte değerlendirse de mikro ölçekte benim düştüğüm not şeklinde hikaye ilelemektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayşe Kulin - Bir Gün Kitabı Yorumu

AYŞE KULİN- HAYAT DÜRBÜNÜMDE 40 SENE (1941-1964) KİTAP YORUMUM

Sultanı Öldürmek Kitap Yorumu ve Fatih'in Ölümü Üzerine

Moskof Cariye HÜRREM SULTAN- Demet Altınyeleklioğlu