Konya Gezisi Notları -3

16 ve 17 Ocak 2018



Konya gezi notlarını gün gün anlatırken bir yandan da uyumlu temalarla anlatmaya özen gösterdim. İlk gün gezi notları Mevlana C.R.’nin türbesi ve Konya meydanı, ikinci gün tarihi camiler üzerinden gezi notlarımızı anlattım. Şimdi ise merkezden biraz uzaklaşıyoruz.

(haritalara ulaşmak için tıkla - 1 Nolu harita - 2 Nolu Harita )

Alaeddin meydanından Karatay medresesi yönüne doğru (haritada 3 nolu konum) yürüyüp Kültürpark duraklarından Kelebekler bahçesi yönüne giden belediye otobüslerinden birine biniyoruz. Otobüs numarasını hatırlamıyorum ama otobüs duraklarında hangi yöne kaç numaralı otobüsün gittiği bilgisi yazılı bulunmakta. Yaklaşık yarım saatlik otobüs yolculuğundan sonra Kelebekler bahçesinin hemen önünde otobüsten iniyoruz.

Gece ışıkları yandığında dev bir kelebek görüntüsü veren kelebek bahçesi

Buraya girişi ücretli. Kişi başı 10 TL. Biletlerinizi aldıktan sonra rehber eşliğinde dolaşma zorunlu olduğu için bir süre bekleme salonunda vakit geçirmeniz gerekebiliyor. Ama bu sürede kantin ve hediyelik eşya stantlarını dolaşabilirsiniz. Hediyelik eşya ürünleri Konya merkeze göre biraz daha tuzlu, o da ortamın havasından olsa gerek. Biz kendimize buradan her gittiğimiz yerde yaptığımız gibi magnet alarak çıktık.



Hemen hemen 10 dk kadar sonra ekip toparlandı ve 4 kişilik bir ekip olarak bahçe içinde geziye başladık. Tahmin edebileceğiniz gibi ortam çok sıcak ve nemli. Tropikal bahçenin içinde 3000’e yakın kelebek özgür olarak uçmakta. Rakam biraz uçuk geldi gözüme ama alan çok büyük ve kelebekler kamuflaj ustası. Bitkiler arasında o güzel renklerini farketmek oldukça güç oluyor. Konya’ya yolu düşenin mutlaka görmesi gereken bir yer.

Daha fazla anlatmaya lüzum yok. Kareler konuşsun.



Kanadının üstü kırılmış bir kelebek, ömrünün son demlerinde



Kurutulmuş kelebekler, yaşam şekilleri laboratuvar ortamında yansıtılıyor





(Bahçenin giriş bölümünden bir kesit)

Bahçede bol miktar baykuş kelebeği bulunmakta. Bu kelebeklere örnek yazımızın üst kısmındaki fotoğrafta vardır. Bu kelebekler daha çok karanlık yerleri sevdikleri için içerde 2-3 tane mağara da var.

Kelebek larvaları ithal ediliyormuş. Kozadan üretim bu alanda mevcut değil




Kelebekler Bahçesinden çıkınca rota Japon Kyoto Parkıydı. Özel aracınızla gitmiş olursanız Kelebekler bahçesinden Japon parkına geçiş çok daha çabuk olabilir ama toplu ulaşımı kullanıyorsanız gelinen rotayı tekrardan geri dönüp yeni rotanın aracına binmeniz gerek. Yani çevre konumlar arası direk geçiş yok. Biz de tekrar otobüsümüze binip bu sefer yolun yarısında indik, tramvay ile Japon Parka geçtik.

Mimari olarak Japon geleneksel mimarisinin çizgilerini taşıyan bir kafe. Tüm numarası bu. Yemek yedik ama berbattı. O sebepten dolayı bu yeri atlıyorum.

17 Ocak günü yine Alaeddin meydanındaydık. Sille yönüne giden otobüslere atladık bu sefer. Yol yine 30-40 dk kadar sürdü. Eski bir köy burası. Selçuklu belediyesine bağlı. Biz İzmirliler’den buraya gelenler Sille’yi hemen Şirince’yle kıyaslarmış. Bizde öyle yaptık :-)

Sille köyü Selçuklu Belediyesi, Şirince Selçuk Belediyesi.

Turizm açısından Şirince muhtemelen daha çok turist çekiyordur. Efes Antik harabelerine yakın olmasının avantajını kullanıyor ama bence Şirince köylüsünün girişimci ruhu Sille’de olsa Sille çok daha dikkat çekici bir yer olabilir. Çünkü belediye imkanları dahilinde iki çalışma yapmış ve mükemmel iş çıkarmış. Birincisi Aya Eleni Kilisesi restorasyonu, ikinci Zaman müzesi. Sırayla gidelim.

İlk mekan Aya Eleni.

Köy ortasında akarsu var. Suyun her iki yamacı da dağ. 4.YY’da ortadoğudaki baskılardan kaçan Hıristiyanlar bu köye,(akarsuyun sol yanındaki) dağlardaki mağaralara sığınıyorlar. Gel zaman git zaman burayı kendilerine yurt ediniyorlar. 327 senesinde haç için Kudüs’e giden Roma Kralı Constantin’in annesi Helena Konya’dan geçerken dağlardaki oyma mabetleri görür. Bunun üzerine Helena buradaki Hıristiyanlara mabet yaptırmaya karar verir. İşte o mabet Aya Eleni.

Asırlar boyunca çeşitli dönemlerde çok defa onarımdan geçen kilisenin son restorasyonu Selçuklu belediyesince yapılmış. Kilisenin arka duvarlarında eski döneminden kalan duvar resimleri görünmekte.










Zaman Müzesi 

Bu bölüm Sille’nin sağ kanadındaki tepede bulunmakta. Yani Hıristiyanların burayı yurt edinmesinden seneler sonra Anadolu’ya gelen Türklerin kendilerine yurt ettikleri tepede. (Suyun sol yanı Hıristiyanlara sağ yanı Müslümanlara yurt olmuş) Köyü ortasından akan su ikiye bölmüş. Müslümanların olduğu tarafta 7 cami Hıristiyanların olduğu tarafta 7 kilise varmış geçmiş zamanda.
Zaman müzesi eski bir şapelde oluşturulmuş. Bu şapel harabe halindeymiş. Restore edilip bir anlam kazandırılmak istenmiş ve mükemmel bir iş çıkarmışlar. Çok küçük bir alan ama o küçük alanda müze görevlisi Ahmet Yokuş’un detaylı, sabırlı ve özenli anlatımı burayı zihinde büyütüyor. Kendisinin anlatımlarını kısmen videoya çekmiştik, lafını sözünü bölmeden bu videoları paylaşmak en iyisi bence.



Ve Sille'deki son durağımız Sille Kemeraltı Cafe.

Adres Sille Mah. Hükümet Cad. No39. irtibat 530 937 51 44

Bir demlik çay, yanında gözleme. Üstüne acı kahve... Bir de Konya'da en çok ihtiyaç duyacağınız şey güleryüz (Konyalılar darılmasın ama öyle) o da buradaki Hasan Koçyiğit kardeşimizde mevcuttu. Kendisine tekrardan teşekkür ederiz.

Bir sonraki yazımız medreseler temalı olacaktır. Umarım sıkmıyorumdur :) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayşe Kulin - Bir Gün Kitabı Yorumu

AYŞE KULİN- HAYAT DÜRBÜNÜMDE 40 SENE (1941-1964) KİTAP YORUMUM

Sakıncalı Piyade Kitabı Tanıtımı ve Uğur Mumcu

Moskof Cariye HÜRREM SULTAN- Demet Altınyeleklioğlu