Kazım Koyuncu - Şair Ceketli Çocuk...




Devrimi düşlüyorsan ona göre yaşarsın. Yürüyüşün farklı olur. Bakkala, manava başka türlü davranırsın. Bunun için kimse sana puan yazmaz tabii ama anlarlar. Orada birisi farklı yürüyordur...


KAZIM KOYUNCU

Cem Yılmaz'ın son filmi Av Mevsimi'nde söylediği "Hayde" türküsünü çoğu kişinin ilk defa dinleniyor olması üzücü bir durum. Popüler kültürün esiri haline gelen toplum, Karadeniz müziğinin efsane ismi , devrimci Kazım Koyuncu'ya ait olduğunu bilmiyor. Şu şartlarda Cem Yılmaz'a teşekkür etmek gerekiyor, yurdum insanına Kazım Koyuncu'yu hatırlattığı için !

Askerde bir abim vardı. Ali abi. Onun Kazım Koyuncu'yu anlatırken söylediği tek cümle vardı. Onu, yine onun türküsüyle anlatırdı. "Koyverdin gittin beni, Allah'ından bulasın... Kimse almasın seni, yine bana kalasın..." Kazım Koyuncu işte bu kadar sade, doğal bir sanatçıydı.



2005 yılında aramızdan ayrılan Kazım Koyuncu'nun hayatını anlatan Şarkılarla Geçtim Aranızdan isimli belgesel dvd'si 2007 yılında piyasaya çıkmıştı. Bu dvd'yi Ümit Kıvanç, Kazım için düşüncelerini şöyle açıklıyor:


"Kazım Koyuncu, tam da bu memleketin en çok ihtiyaç duyduğu insanlardandı. Memleket bunu ne kadar fark etti, bilemiyoruz. Ama ben öyle düşündüm.

Kazım'ı Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) zamanından beri izliyor, günün birinde önemli ve yeni bir müzikal açılım getireceğine güveniyordum. Ama beni bir "Kazım filmi" yapmaya, bunun için iki yıl uğraşmaya, arada evim soyulup filmin yapılmış iki saati aşkın bölümünü kaybetmeme rağmen işe yeniden sarılmaya yönelten şey sadece onun müziği değil. Bu memleketin en çok ihtiyaç duyduğu ama ne yazık ki, kolay kolay yetiştiremediği insan tipinin harika bir örneği olarak gördüm onu.

Peki niye o kadar gerekli bir insan? Onu üç buçuk saate yaklaşan süresi içerisinde üzerinde günlerce düşünmediğim, daha iyi yapabilmek için defalarca uğraşmadığım hiçbir dakikası bulunmayan ve Kazım'ın hayatına ve anısına yakışırlığını durmadan yeniden sınadığım bir filmle anlatmaya çalıştım; bu yüzden burada söze dökmeyeceğim.

Filmde de size bunu sadece Kazım anlatacak. Bir belgesel olarak değişik iddialar taşıdığını söylemekten kaçınmayacağım bu filmde, Kazım'ın ardından yapılmış konuşmalar, üstüne söylenmiş sözler falan yok. Sadece kendi konuşuyor, çeşitli dönemlerdeki grup arkadaşlarıyla birlikte çalıyor, söylüyor.

İkinci sebebimse çok özel, biraz da tuhaf. Hiç tanışmadığım halde, onu kaybettiğimizde bir arkadaşımı kaybetmişçesine üzüldüm. Üzüntümün çokluğundan sözetmiyorum; bir arkadaşımızı kaybettiğimizde hissettiğimiz şey, başka üzüntülerle karıştırılmayacak kadar farklıdır...."

Bende bu güzel insanın ardından yaratılan belgeselin üstüne tek cümle eklemeden, Kazım'ın kendi cümlelerini sizlerle paylaşarak onu tanıtmak isterim.

Bir röportajdan

-         Gelelim solo albümünüze

-         Viya

-         Evet Viya, önce Viya ne ?

-         Mehmet Ali Barış Beşli'nin önerdiği bir isimdi. Anlamı, tek bir cümleyle aletsiz laz sörfü olarak açıklanabilir. Dev dalgalara kendilerini bırakıyorlar ve sahile hızla gerçek bir laz gibi çarpıyorlar. Bu albümde başka bir anlama büründü Viya . Bu dönemde özllikle son dönemde hayata geçirilen sahil yolu projesinin yok ettiği aslında çocukluğumuz. Çocukların artık bu denizlerde Viya yapamamasının, sadece viya yapamaması değil bir çok şeyden mahrum kalmak olduğunu düşündüm...

Dünyanın hiçbir yerinde yoktur böyle bişey. Öyle kocaman bir sahili, yol yapmak için dolduruyorsunuz. Ya salaksınız , geri zekalısınız , ciddi biçimde zeka sorununuz var yada siz çok kötü niyetli insanlarsınız, milleti salak yerine koyuyorsunuz... 700 - 800 sene sonra bir daha böyle doğal bir sahil oluşacak, siz kimsiniz ki onu yok edebiliyorsunuz ?

* * *


Laz müziğinde çok fazla siyasi, toplumsal içerikli müziğe rastlamamıştık. Bu enteresan bir şarkı oldu. Bu halk şarkısı yokluğu , yokluk dönemlerini anlatan bir şarkı olarak çıktı karşımıza. Ve çok heyecanlandık açıkçası. Belki biraz bizim eksikliğimiz, belki biraz halkımızın eksikliği -tırnak içinde- yeterince toplumsal içerikli şarkılar yoktu. O açıdan bu şarkının diğerlerine göre çok daha anlamlı ve doğru noktada durduğunu düşünüyorum. İnanıyorum ki bütün yokluk ve yoksulluk çeken Türkiye'deki bütün halklara yapmışızdır bu şarkıyı...

* * *

Bizler her şeye rağmen daha popüler olmaktansa hayatımı şu şekilde geçirmeyi tercih ederim. Herkesin beni tanıması ve beni sevmesi gibi bir şey olamaz. Beni sevmeyen insanlarında olması gerekir...

* * *

Ekonomiyle ilgili ne kadar sorunlar yaşasakta hayatta en değerli şeyin arkadaşlarımız olduğunu bilirim...

* * *


Kazım Koyuncu Ella Ella Konser aprikatr

Karadeniz müziğini sonradan keşfettik aslında. Ama bugün yaptığımı müzikte de , tek başına Rock'n Roll yapsaydık ben mutlu olmazdım. Biraz yaşım ilerleyince de teknik olarak o müziği yapmak istemeyebilirdim ama başka anlamlar kattığınız zaman müziklerinize ortaya bir konsept çıkıyor. Biraz otantik şeyler... / Konserle bizim için yaşamın merkezleri yada müziğin merkezleridir. Albüm bi şekilde kontrol altındadır ve ilerici değildir, paketleyip sunuyorsunuz. Ama konserler öyle değildir...

Türkiye'de rock'n roll dinlemeyecek bir çok insan bizi dinliyor. Onların içindeki müziği bulup yapıyoruz. Bugün dünyada her gün herkes yeni bir şey yapmak için çaba sarfediyor ama bizde yeni bir şeyden ziyade varolan şeyleri anlayabilme ihtiyacı lazım. Bu yüzden bu ülkenin müzisyenlerinin, bu topraklara , bu insanlara daha çok bakmaları gerektiğini düşünüyorum. rock'n roll böylece Türkiye'de ayakları yere basan bir unsur haline gelebilir.

* * *



Popüler kültürün o promosyon denilen, hiçbir çalışmasını hayatımın hiçbir döneminde yürütmedim. Klip çekmedim. İnsanlar albüm yaptıkları zaman sabah programları, akşam programları , magazinler, her yeri dolaşırlar. O programların müzikle ilgili olmadığını düşünen bir müzisyen olarak ben o yüzden böyle bişey yapmadım ama Gülbeyaz isimli dizinin müziklerini yapmak farklı popülarite getirme yolunda katkıda bulundu. 36 bölümdü sanırım, tekrarlarıyla 72 bölümlük bir klip düşünün ve her klibin 1 saat sürdüğünü. O yüzden Gülbeyaz'ın katkısını reddetmem asla mümkün değil. Ama şu da var biz arkadaşlarımızla ısrarla sadece müzik yapmaya çalışıyoruz...

* * *

TV Programından

-         Neden medyayla pek barışık değilsin önce onu sorayım ?

-         Ya özel bir sebebi yok. Kavgalı değilim fakat herkesin yaşadığı bir hayat var ve benimde yaşadığım bir hayat var. Çok az insan beni tanır, tanımak zorunda da değiller hele sevmek zorunda hiç değiller. Ben sadece kendi işimi yapmaya çalışıyorum. Kendi müziğimi yapmaya çalışıyorum. O şarkıları söyleyerek ve sevdiğimiz dostlarımızla söyleyerek mutlu oluyoruz. Fakat televizyonlarda olmasa da konserlerde birlikte söylüyoruz ve sevgimiz büyüyor. Aslında 3-5 kişiyle söylediğimiz değil, konserlerde binlerce kişiyle birlikte söylüyoruz ve kocaman bir orkestra oluyoruz.

Bazen güzel şeyler yaptığımı düşünüyorum. Fakat bunu paylaşmanın doğru yolu her zaman iletişim araçlarını kullanmak olmuyor. Çünkü bazen paylaşımı yaptığınız iletişim araçları daha az yararlı oluyor . Çünkü araya ekran girdiğinde çokta o paylaşımı yaşamıyor olabiliriz... Ama hakikaten özel bir tavrımda yok ama televizyonlarında bir ilgisi de yok ki zaten...

* * *

Lazca şarkılar söylüyorum fakat birçok dinleyim var ki bunların hiçbirini anlamadan seviyor. Diyarbakır'da konser veriyorum. İnsanlar sürekli benden Kürtçe şarkılar istiyor. Ama ben asla ne bir tane Kürtçe şarkı söyledim ne de bir tane Kürtçe selam vermedim. Kürtçe şarkı bilmiyor muyum? Biliyorum, söylerimde en fazla 5 dakikamı alır. Dil konusunda da yeteneğimde var. Tabiki söyleyebilirim. Ama hiçbir konserimde , röportajımda , yerel tv'de söylemedim Kürtçe şarkı. Devlet yaklaşımıyla da alakası yoktu. Bunun birebir sembolik bir sebebi vardı. Ben buraya kendim olarak geldim. Sizin yanınıza kendim olarak geldim. Ve sizde beni görün. Bizim birbirimizi kabul etmemiz için birbirimize benzememize ihtiyacımız yok. Aynı dili söylememize de gerek yok. Bir birbirimizi kabul edebiliriz. Benim cesaretim oydu, onun için gitmiştim oraya. Bunu orda anlayan çok arkadaşım oldu...

* * *



3 dvd'den oluşan bu belgeselin 2.dvd'sinden Kazım'ın sözlerini aklımda kaldığınca aktarmaya çalıştım . Benim tanıdığım Kazım, hayatının merkezine insanı koyan, doğayı koyan, yaşamı koyan bir Kazım. Paranın, sermayenin, popüler kültürün karşısında duran bir Kazım Koyuncu. Barıştan ve dostluktan yana bir insandı o. Tanıyın derim...


Yorumlar

  1. [...] This post was mentioned on Twitter by Fırat KÜÇÜK, handeloji, Sena Yeşil, Barbaros Demir, Cefe and others. Cefe said: Şair Ceketli Çocuk Kazım Koyuncu'yu yazdım ama daha çok o anlattı ben kaleme aldım... http://bit.ly/h7VqJk [...]

    YanıtlaSil
  2. Demet Yasemin Ertürk13 Aralık 2010 00:03

    Süper...O'nunla tanışma fırsatım oldu.Bir kaç kez canlı izledim.Ölüm O'na hiç yakışmadı...Şimdilerde herkesin dilinde olan ''Hayde'' şarkısı oğlumun düğün müziğiydi.Öğrencilerimin ise her yıl 23 Nisan'da sergiledikleri folklor gösterisydi...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYŞE KULİN- HAYAT DÜRBÜNÜMDE 40 SENE (1941-1964) KİTAP YORUMUM

Ayşe Kulin - Bir Gün Kitabı Yorumu

Sultanı Öldürmek Kitap Yorumu ve Fatih'in Ölümü Üzerine

Moskof Cariye HÜRREM SULTAN- Demet Altınyeleklioğlu